Dünya'nın Gördüğü Büyük Liderler

Fatih Sultan Mehmet

Babası İkinci Murat’ın ölüm haberi üzerine atını Edirne’ye koşan ve hiçbir direnişle karşılaşmadan Sultanlığını ilan eden İkinci Mehmet, henüz 21 yaşında bir çağın ve bir İmparatorluğun sonunu getirerek dünya tarihine damgasını vurdu. Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopoli'de gemileri karadan Haliç Körfezi'ne taşıyan Sultan, dönemin en büyük topunu döktürerek askeri kabiliyetlerini ortaya koydu. İki aydan daha kısa bir sürede yeni adıyla İstanbul’u ele geçirmek gibi inanılmaz bir başarı gösteren Fatih Sultan Mehmet, sadece askeri gücü ile var olan bir lider değildi. Çok iyi eğitim görmüş olan Sultan İkinci Mehmet, yedi dil konuşur, Arapça ve Farsça'dan çevrilmiş felsefi eserleri okumaktan hoşlanırdı. Bilime çok düşkün olan Sultan, özellikle astronomiye ilgi gösterirdi. Döneminde İstanbul’a birçok bilgin ve düşünür getirtmişti. 1480 yılında İtalya’yı işgal eden ve Roma’yı ele geçirmek istediği düşünülen Fatih Sultan Mehmet, bir yıl sonra halen nedeni tartışılan ölümüyle hayata gözlerini yumdu.
Odysseus
Yunan mitolojisinde İthaka Adasının kralı olarak geçen Odysseus, Homeros’un adını verdiği kitabında elde ettiği büyük başarıları ile ölümsüzleştirildi. Odysseus’un en büyük özelliği savaşlardaki cesareti ve kurnaz zekâsıydı. Truvalılarla yapılan savaşta ahşap bir at inşa ederek şehre sızmak onun fikriydi. Odysseus, savaştayken İthaka’yı yönetmeye başlayan ve karısına koca olmak için her türlü yolu deneyen tiranları döndüğü zaman devirmiş ve krallığını korumuştu.
Büyük İskender
Acımasız ve efsanevi askeri taktikleri ile Büyük İskender, adını tarihe en iyi askeri kumandanlardan biri olarak yazdırdı. Darios’un barış teklifine rağmen Gaugamela Savaşında onun sonunu getiren Büyük İskender, Asya fethine başlaması ile ordusunun isyanları ile karşılaşmış, Anadolu’ya geçişinin ardından bir daha Makedonya’ya dönemeden, 27 yaşında ölmüştü.
Hannibal
M.Ö. 248 senesinde doğan, dünya tarihinin en büyük askeri dehalarından biri olan Kartacalı kumandan Hannibal, verdiği karar ile İkinci Pön Savaşları'nda neredeyse dize getirdiği Roma İmparatorluğu'nun yok olmasını önleyen insan oldu. Hannibal’in birçok farklı medeniyetten insanla mükemmel anlaşabilmek gibi bir yeteneği vardı. Ordularının neredeyse tamamı farklı dil ve kültüre sahip paralı askerlerden oluşuyordu. Hannibal, M.Ö 218 senesinde 50 bin kişilik ordusu ve savaş filleri ile Alpleri geçerek İtalya’ya ilerledi. Alpleri geçişi ordusunun yarısından fazlası yok etti ancak, Hannibal her geçtiği yerde diplomatik kabiliyetleri ile asker toplamayı başardı.
M.Ö. 216 baharında kazandığı zaferler ile Roma’ya iyice yaklaşan Hannibal, Cannae Savaşında 70 bin kişilik Roma ordusunu yok ederek şehrin surları arasındaki tüm engelleri ortadan kaldırdı. Hannibal, yapılması halinde yıllar sürecek Roma kuşatmasını komutanlarının tepkilerine rağmen reddetti ve 100 bin nüfuslu şehrin yanından geçip gitti. M.Ö. 206 senesindeki Zama Savaşında Scipio Africanus’a yenilen Hannibal, sonuna giden yolu başlatmış oldu.
Jül Sezar
Roma İmparatorluğu'nun ilk imparatoru olan Sezar, M.Ö 27 senesinde İmparator oldu. Gelecekte Sezar adı, kendisinden sonra gelen tüm imparatorlara verilen isim oldu. Ömrünün sekiz senesini geçirdiği Galya’yı Alesia savaşı ile dize getiren askeri taktik dehası Sezar, Roma’da patlak veren iç savaşta Pompey’e üstünlük sağlamaktan da geri kalmadı.
Şarlman
768’de krallık koltuğuna oturan Şarlman, Frank krallıklarını bir araya getirerek ülkesini bir bütün haline getirmiş olan isimdi. Şarlman yaptığı reformlar ile Avrupa’nın demokratik temellerini atan liderlerden biri olarak tarihe geçen bir isim oldu. Altına dayalı para sistemini gümüş üzerinde tekrar düzenleyen Şarlman, muhasebe kayıtları üzerine katı kurallar koyması ve yatırımlarda borcu yasaklaması ile ekonomide büyük atılımlar yaptı. Tüm Latin eserlerin çevrildiği, dini yazıların tekrar yorumlandığı dönemde edebiyat ve sanat alanındaki gelişmeler tarihe Şarlman Rönesansı olarak geçti.
Cengiz Han
Tarihe acımasızlığı kadar büyük başarıları ile geçen bir lider olan Cengiz Han, Orta Asya’da doğan en büyük güç, Moğol İmparatorluğu'nun kurucusuydu. Asya’daki Moğol kabilelerini bir araya getirerek kurduğu Moğol İmparatorluğu ile bitmek bilmeyen seferlere başlayan Cengiz Han, önüne çıkan tüm kentleri kılıçtan geçirerek Batı’ya kadar uzanan bir korku yaratmıştı.
Birinci Elizabeth
İngiltere ve İrlanda’nın tahtına 1558 yılında oturan Birinci Elizabeth’in lakabı Bakire Kraliçeydi. Sebebi ise ömrü boyunca hiçbir krala bağımlı kalmamış olmasıydı. Kraliçe Elizabeth dünyanın kadınların yönetimini bilmediği bir dönemde en güçlü kadın olarak kendini göstermişti. Onun dönemine kadar kadınlar kralların eşleri olmaktan öteye gidemiyorlardı. Yaşadığı dönemde evliliği Avrupa’nın önemli konularından biri olan Elizabeth, İkinci Philip, Avusturya Arşidük’ü Charles, Fransız Anjou Dükü Henri ve kardeşi François’nın da aralarında bulunduğu birçok erkeği reddetmişti.
İkinci Joseph
Kutsal Roma İmparatorluğu'nu 1765’ten 1790’a kadar başında olan en ünlü imparatoruydu. İkinci Joseph, belki de tarihin gördüğü en fedakâr lider olması ile adını ölümsüzleştirdi. Mutlak gücün mutlak yolsuzluğa giden yol olduğunu düşünen İkinci Joseph, tarihin rastladığı hükümdarlara nazaran halkını ön planda tutan bir liderdi. En büyük reformlarından biri, derebeylik sisteminin ezdiği köleleri özgür kılmasıydı.
Napolyon
Politika ve savaşa doymak bilmeyen bir lider olan Napolyon, Fransız Devrimi ardından Fransa’nın İmparatoru olmuştu. Osmanlı’yı müttefik yapmak için uzun süre uğraşan Napolyon’un, III. Selim’e yazdığı mektup ünlüdür. Devrimin ardından tek öğün yemekle geçinmeye çalışan Fransa’da birçok reform yapan Napolyon, merkezi yönetim ve vergi, eğitim sistemi gibi birçok alanda gelişim sağlamasının yanında; ülkenin yol ve kanalizasyon sistemleri gibi altyapı çalışmalarını da başlattı. Kamu alanında Napolyon yasaları, askeri alanda ise Napolyon taktikleri ile ülkesini yönlendiren Napolyon, 1812’de Rusya işgali ile gücünü yitirmeye başlamış, son şansı Waterloo’da aldığı yenilgi ile Avrupa sahnesinden çekilmişti.
Abraham Lincoln
ABD’nin 16’ıncı başkanı olan Abraham Lincoln, ülkesinin en zor döneminde, İç Savaş esnasında başkanlık yapmıştı. Ülkesinin en bunalımlı döneminde tek parça halinde kalabilmesi için büyük uğraş veren Lincoln, köleliği kaldırması ile dünyanın kaderini değiştiren insanlardan biri oldu. Amerika’nın ilk vergi gelirini düzenleyen ve ulusal bankacılık sistemini oluşturan Lincoln, Şükran Günü’nü ilk uygulayan insan olarak Amerika’nın ekonomik ve sosyal hayatına önemli etkide bulunmuştu. Yedi yüz binden fazla insanın öldüğü iç savaşın ardından ekonomi başta olmak üzere ülkesinin yaralarını sarmaya başlayan Lincoln, reformlarına fazla vakit bulamadan, Konfederasyon fanatiği tiyatrocu John Wilkes Booth tarafından öldürüldü.
Mussolini
Elinde güç olan fantezi düşkünlerinin ne kadar tehlikeli olabileceğine dair en iyi örneklerden biri olan Mussolini, kendini Roma İmparatoru Augustus’un reenkarnasyon ile dünyaya gelmiş hali zannediyordu. Nihai amacı da, tıpkı Augustus gibi tüm Akdeniz’i ele geçirmek ve Roma’nın eski ihtişamını tekrar yaratmaktı. Bu hayallerine rağmen en ilginç olan şey, 1922 yılında İtalya’nın Başbakanı olmuş olan Mussolini’nin, ne kadar iyi geçiniyor gözükmesine rağmen Hitler’i bir kaçık olarak görmesiydi. Düşünce düşmanı olan Mussolini, İtalya Komünist Partisinin bir dönem lideri ve en büyük düşünürlerinden Antonio Gramsci’yi 1926’da hapse attırmıştı.
İkinci Dünya Savaşı'na Hitler’in Fransa işgali ardından sırasının geldiğine inanarak giren Mussolini, Afrika cephelerinde alınan ağır yenilgilerin ardından itibarını hızla kaybetmiş, geri çekilen Alman güçleri arasında kaçarken yakalanarak idam edilmişti. Milano’daki Lareto Meydanı'nda, bir zamanlar kendini alkışlayan binlerin önünde cesedi teşhir edilmiştir.
Politikaları ile 10 milyonlarca insanın ölümüne neden olan İkinci Dünya Savaşını başlatan ve milyonlarca Yahudi’nin katledilmesine neden olan Hitler, politik ve liderlik yetenekleri ele alındığı zaman tarihte öne çıkan bir kişiydi.

Yorum Gönder