Yavuz Sultan Selim Vefatı

yavuz sultan selim resimleri
Yavuz Sultan Selim Vefatı
                 İttihadı İslâm Sevdalısı Cihangir Padişah

   Topkapı Sarayının bahçesinde, Hasan Can’la sohbet edip, çıkacağı yeni sefer üzerine görüşme yapan Yavuz Sultan Selim, bir ara, sözü bambaşka bir mevzuâ. getirdi. “Sırtıma güya.” bir diken batub azab virür.” dedi. Hasan Can birkaç gündür, padişah’m bir ızdırabı olduğunu sezmişti, ancak bunu sorma fırsatını bulamamıştı.

   Hasan Can:
   "Müsaade it de görelüm, Sultanum" dedi. Yavuz, sırtındaki çıbanı Hasan Can’a gösterdi. Sadık nedim’i, çıbanı gördükten sonra, bir hakime göstermesini ve oraya merhem sürülmesini tavsiye etti. Yavuz verdiği acıya rağmen, çıbanı ehemmiyetsiz bir sivilce olarak görüyordu.
   “Bunca küçük bir nesne için merhem olur mu?” dedi.
   Yavuz o gece sırtının ağrısından gözünü yummamıştı. Sabah namazım kılar kılmaz, doğruca sarayın hamamına gitti. Çıbanı yumuşattıktan sonra sıktırıp, cerahatı akıtmak ve rahatlamak istemişti. Düşündüğünü yaptırdı. Ne var ki acı azalacağına artmıştı. Kararlaştırıldığı günde sefere çıkıldı (18 Temmuz 1520). İlk önce Edirne’ye gidilecek, orada hazırlıklar ikmal edildikten sonra yeni bir sefere çıkılacaktı.
   Hasan Can padişahın durumunun gittikçe ağırlaştığını farkediyor, bu durumdan endişe ediyordu. Fakat, padişaha konaklama teklifinde bulunmaya da cesaret edemiyordu.
   Yavuz, Çorlu yakınlarında daha önce babası Sultan II. Bayezıd’ın vefat ettiği yere gelince, at sırtında daha fazla gidemeyeceğini hissederek, ordugahın kurulmasını emretti.
   Otağ-ı Hümâyün derhal kurulmuştu. Yavuz, Hasan Can’la birlikte içeri girdikten sonra, Hasan Can’dan sırtına bakmasını istedi. Hasan Can, padişahın sırtına bakar bakmaz, yüreğimin acı ile kavrulduğunu hissetti. Şanlı cihangirin sırtı kana boyanmıştı. Hemen bir hekim çağırdı. Gelen hekim yaraya bakınca bunun şirpençe adı verilen bir çıban olduğunu anladı, tedavisi mümkündü. Ancak çıban zedelenmiş, iltihaplanmıştı.
   Hekimler yaraya ilaç sürüp sardılar. Ancak vakit geçtikçe, padişahın durumu düzeleceğine daha da ağırlaşıyordu. Günler, haftalar geçiyor, padişah bir türlü iyileşmiyordu.
   Yavuz, 22 Eylül 1520 gününün ilk saatlerinde durumunun her günkünden daha da ağırlaştığını hissetti. Her zaman başucunda bulunan Hasan Can da durumu farketmişti.
   Yavuz, Hasan Can’a dönerek:
   "Hasan Can, ne haldir?" diye sordu.
   Hasan Can, hakikati saklamaya lüzum görmeden cevap verdi:
   "Sultanım, Cenâb-ı Hakka teveccüh idüp Allah'la olacak zamandır!" 
   Yavuz:
   "Bizi bunca zamandan berü kimün ile bilür idün?..
   Cenab-ı Hakk'a teveccühümüzde kusur mu fehm ittün?"
   "Haşa ki bir zaman zikr-i Rahman'dan gufül müşahede etmiş olam. Lâkin bu zaman, gayri ezmana benzemedüğü cihetden ihtiyaten cesaret eyledüm!"
   "Bu dünya bir padişaha çok, iki padişaha azdur" diyen ve İ'la-yı Kelimetullah mefkuresi ile yola çıkarak büyük zaferler kazanan, İttihat-ı İslam'ı büyük ölçüde temine muvaffak olan Yavuz, Beka Alemine göçme vaktinin geldiğini, günler öncesinden anlamıştı zaten.
   Hasan Can'a:
   "Sure-i Yasin tilavet eyle!" dedi.
   Hasan Can ağır ağır okumağa başladı. Yavuz da ayeti kerimeleri tekrar ediyordu. Yavuz, ruhunda bir ferahlık hissetti. Hasan Can'a Yasin suresini bir daha okumasını söyledi. Bu ikinci okuyuşta da ayet-i kerimeleri söylüyordu. Tam, "Selâmün kavlen min Rabbirrahim" ayetini okurken ruhunu Rahman'a teslim etti. Hasan Can, ayeti kerimenin gerisini okumuş, Padişah'ın okumadığını görünce başını kaldırıp bakmış ve o anda sevgili padişahının ruhunun beka alemine göçtüğünü anlamıştı. Hasan Can ağlamaya başladı, fakat kendini çabuk toparladı. Şehzade Süleyman gelinceye kadar durumu askerlerden saklamak gerekti.
   Hasan Can, durumu sadece Hâsodabaşı Süleyman Ağaya bildirdi. Öğleye doğru padişahı ziyaret için gelen Vezir-i Azam Piri Mehmed Paşa Otağ-ı Hümayun'a girince duruma muttali oldu. Koca Vezir gözyaşlarını zaptedemeyerek ağlamaya başladı.
   Piri Mehmed Paşa, bir yandan Şehzade Süleyman'ı payitahta davet için adam gönderirken, bir yandan da Divanı toplamış ve hiç bir şey olmamışçasına toplantı yaparak üyelerden askere hiç bir şey sezdirmemelerini istemişti. Hekimlere de, güya tedavide başarılı oldukları için mükafat verildi.
   Mehmed Paşa, Şehzade Süleyman'ın Dersaadet'e ulaştığını öğrenince durumu askerlere bildirdi. Yeniçeriler külahlarını yere atarak ağlamağa başladı. Hepsi de birlikte zaferden zafere koştukları Hünkarlarının bu ani ayrılışı karşısında çok mahzun olmuşlardı. Askerlerin gözyaşları İstanbul'a gelinceye kadar dinmek bilmedi.
   Yavuz Sultan Selim'in cenazesinin getirildiğini öğrenen ahali yollara dökülmüştü. Herkes ağlaşıyordu. Kanuni Sultan Süleyman babasının cenazesini şehrin dışında karşıladı ve cenazenin yanıbaşında yaya olarak yürüdü.
   Yavuz'un cenazesi Fatih Camii'ne getirildi. Yüzbinlerce İstanbul'lunun iştirak ettiği cenaze namazını müteakip, günümüzdeki türbesinin olduğu yere defnedildi. Kanuni, bilahare, babasının adına bir cami ile, makberinin üzerine bir türbe yaptırdı.
Kaynak:Meşhurların Son Anları/Burhan Bozgeyik

1 yorum:

Hotel Casinos & Resorts in Santa Clarita, CA | Mapyro
Find the best Casinos & 부산광역 출장샵 Resorts in Santa Clarita, 서울특별 출장안마 CA with Mapyro. 포항 출장샵 Browse 광명 출장마사지 6280 남원 출장안마 slot machines, 19 table games and 29 table

Reply

Yorum Gönder