Cerbe Deniz Savaşı

cerbe deniz muharebesi
Cerbe Deniz Savaşı
   1538 yılında Preveze'de kazanılan büyük zaferlerden sonra, Akdeniz'in bütün kıyıları Türklere açılmıştı.

   Barbaros, 4 Temmuz 1546'da 80 yaşında vefat edince onun yerine Sokullu Mehmet Paşa ve Sinan Paşa dörder yıl Kaptan-ı Derya'lık yapmalarına rağmen, kendileri denizci değillerdi. Birer ünlü denizci olan ve Barbaros'un yanında pişen Turgut Reis ve Piyale Paşalar donanmanın başına geçince hâkimiyet sınırları daha da genişledi.

   Barbaros Hayreddin Paşa'dan sonra Türk denizciliğinin en ünlü Kaptan-ı Derya'sı Turgut Reis'tir. Turgut Reis denizciliğe basit bir levent olarak başlamış, Oruç ve Hızır Reislerin yanında tecrübe ve ün kazanmıştı. Barbaros'tan sonra bir süre serbest hareket etmiş, kendisine bağlı gemilerine Güney Tunus'taki Cerbe Adası'nı üs yapmıştı. Zamanla Tunus'un büyük bir bölümünü ele geçirdi ve Mehdiye Kalesi'ni kuvvetlendirdi. Daha sonra da Tiren Denizi'ni tamamen kontrol altına alarak İtalyan kıyılarını vurdu. Korsika Adası'nı fethetti.

   Trablusgarp Beylerbeyi Murat Paşa ölünce onun yerine Turgut Reis Beylerbeyi tayin edildi. Turgut Reis, evvelce fethettiği, sonra Hristiyanların eline geçen Mehdiye Kalesini tekrar aldı. Bu sırada Sinan Paşa ölmüş, Kaptan-ı Derya'lığa Piyale Paşa getirilmişti. Piyale Paşa denizcilik konusunda Turgut Reis'e uyuyor ve onun sözünden çıkmıyordu.

   1558'de Piyale Paşa ile Turgut Reis (Paşa) 150 gemi ile Akdeniz'e açıldılar. İspanya kıyılarına yakın Balear Adalarını zapt ettiler.

   Türklerin bir gün kendilerini güç durumda bırakacaklarını anlayan Malta şövalyeleri Akdeniz'de kıyısı olan bütün Hristiyan devletlere başvurarak güven ve refahın kurulabilmesi için Trablusgarp'ın Türklerin elinden alınmasını istediler.

   Malta şövalyelerinin isteklerini haklı bulan ve onları destekleyen Papa Dördüncü Pius, Akdeniz devletlerini bir "Haçlılar Donanması" kurmaya teşvik etti. Bunun üzerine İspanyol, Alman, Ceneviz, Papalık, Malta, Monako ve Toskana gemilerinin katıldığı 200 parçadan oluşan bir donanma meydana getirildi. Bu gemilerdeki kara askerlerinin sayısı 30 bin kadardı.

   Haçlıların hazırladığı plana göre, önce Cerbe Adası ve Trablusgarp ele geçirilecek, Malta ve Sicilya donanmaları orada bırakılacaktı. Cerbe, Trablusgarp'la Tunus'un anahtarı durumundaydı. Burada bekleyecek olan Malta ve Sicilya donanmaları Türk donanmasının Akdeniz'in batısına geçmesini engelleyeceklerdi. Böylece, İstanbul'dan yardım alamayacak olan Cezayir'i ele geçirmeleri kolaylaşacaktı.

   10 Şubat 1560'da Sicilya'dan ayrılan Haçlı donanması, hava muhalefetinden dolayı ancak 2 Mart günü Cerbe önlerine gelebildi. Ayın yedisinde karaya asker çıkartmayı başlattılar. Aynı gün Turgut Reis durumu İstanbul'a bildirdi ve sayıca kalabalık düşmana karşı koyamayacağını anlayarak Trablusgarp'a çekildi. Cerbe Kalesi 12 Mart günü düştü ve buradaki 1000 kişilik Türk birliği kaleyi boşaltıp Turgut Reis'e katıldılar. Adayı ele geçiren Haçlılar, Trablus'a taarruz etmeden önce hazırlık yapmak ve adayı tahkim etmek için çalışmaya başladılar. Cerbe Kalesi'ni yıkarak yerine muazzam bir kale inşa ettirip elli top yerleştirdiler ve 2200 kişiden müteşekkil bir garnizon kurdular.

   Durumu öğrenen Kanuni Sultan Süleyman, donanma komutanı Piyale ve Turgut Paşalara bu önemli mevkinin geri alınması için emir verdi. Piyale Paşa, 4 Nisan 1560'da 120 parçalık donanma ile İstanbul'dan hareket etti. Yolda Midilli Sancak Beyi Kurdoğlu Muslihiddin Mustafa Reis ile Rodos Sancak Beyi Kurdoğlu Ahmet Bey üçer kadırga ile Piyale Paşa'ya katıldılar. Bu tecrübeli denizcilerden başka, donanmada Uluç Ali Reis, Seydi Ali Reis, Cafer Reis gibi meşhur denizciler bulunuyordu.

   7 Mayıs'ta Malta'ya ulaşan donanma burasını bombaladı, esir ve ganimet aldı sonra da Cerbe Adası'na doğru yelken açtı. Çünkü Turgut Reis'in gönderdiği bir kadırgadan ve alınan esirlerden düşmanın henüz Cerbe'de olduğu ve Trablus'a hücum edeceği anlaşılmıştı.

   Türk donanması 13 Mayıs akşamı Cerbe sularına gelerek 12 mil açığına demir attı. Derhal toplanan harp divanında, ilk önce düşman amiralinin bulunduğu geminin imha edilmesi, bunun için de Barbaros Hayreddin Paşa'nın Preveze'de uyguladığı taktiğin uygulanmasına karar verilerek bir yarım ay şeklinde adaya doğru ağır ve emin olarak ilerlenildi. Ortada Kaptan-ı Derya Piyale Paşa, sağ kanada Kurdoğlu Ahmet Bey, sol kanada Uluç Ali Reis, ihtiyat filosuna da Seydi Ali Reis kumanda ediyordu.

   Türk donanmasının geldiğini öğrenen Haçlılar arasında büyük bir kargaşalık ve şaşkınlık baş gösterdi Haçlı donanması tek elden idare edilmediği için fikir ayrılıkları ortaya çıktı. Bir hayli tereddütten sonra, açık deniz muharebe nizamı aldı. Savaş top atışlarıyla başladı. Daha ilk anlarda Türk topları isabet sağladılar. Haçlı donanmasında bozgun belirtileri başladı. Bunu farkeden Piyale Paşa, süratle düşmanın üzerine gidilmesini emretti. Piyale Paşa'nın üzerine doğru geldiğini gören Medinaseli Dukası donanmasını ikiye böldü. Piyale Paşa'nın şiddetli saldırısına dayanamayan bu gemilerin bir kısmı denize açılmak istiyor, bir kısmı hisarların altına sığınmak için kıyıya doğru gidiyordu. Piyale Paşa, kendisi açık denize kaçanların üzerine yüklenirken Kurdoğlu'nu karaya yanaşanların üzerine gönderdi.

   Kurdoğlu, hisarların altına sığınmış kadırgalara saldırdı.Öte yandan Piyale Paşa, kurtuluşu kaçmakta bulun Andrea Doria'nın yeğeni Ciovanni Doria'nın gemilerini yakalamış, gemilere ranpa etmiş ve amansız bir dövüş başlamıştı. Göğüs göğüse, boğaz boğaza yapılan bu savaş sırasında kumandan Ciovanni Doria, gemilerini yüzüstü bırakıp kaçtı, fakat ağır şekilde yaralanmaktan kurtulamadı.

   Midilli Beyi Mustafa Bey de Piyale Paşa ve Ahmet Bey'den geri kalmıyor, su kesimleri çok olduğu için karaya yanaşamayan gemilerden leventlerini düşman kadırgalara atlatıyordu.

   Şimdi savaş hem denizde, hem karada devam ediyordu. Fakat savaşa Piyale Paşa tamamen hakim olmuş, kesin zaferin Türklerde kalacağı anlaşılmıştı. Nitekim deniz savaşı birinci günde Türklerin kesin zaferiyle bitti. İlk gün düşman 20 kadırga, 26 nakliye gemisi kaybetmişti. Ertesi gün kara savaşları devam ederken düşmanın gemi kaybı 70'i buldu. Medinaseli'nin muhteşem donanmasından bir şey kalmamıştı. Kıyı baştan başa karaya vurmuş gemiler ve kıyı boyunca dizilmiş esirlerle dolmuştu. Kaçabilen gemiler çok azdı. Düşman askerlerinden 18 bini esir alınmış, kalanların çoğu da öldürülmüş ya da ağır yaralanmıştı. Kurtulabilenler Cerbe Kalesi'ne sığındılar.

   Türklerin kaybı ise 1000'den az şehit ve bir iki küçük tekneden ibaretti.

   Haçlı donanmasının hezimeti Avrupa'da özellikle İspanya ve İtalya'da büyük teessür uyandırdı. Ceneviz Kilisesi'nde küçük yeğeninin devamlı galip gelmesi için dua eden, çok ihtiyar olan Preveze mağlubu Andrea Doria, yatağa düşerek kısa bir süre sonra öldü.

   Piyale ve Turgut Paşalar denizde bu büyük savaşı kazandıktan sonra, Cerbe Kalesi'ni ele geçirmek için 14 bin kişilik bir kuvvet ile karadan kuşatma harekatına giriştiler. Don Alvora ve Sandi'nin savunduğu kalede, donanmadan sığınanlarla birlikte 8.800 kişilik bir kuvvet vardı. İspanyollar büyük bir gayretle kaleyi müdafaa etmişlerse de çekilen susuzluk ve Türk azmi karşısında ancak 63 gün dayanabildiler. Kale 30 Temmuz günü ele geçirildi.

   Piyale Paşa, Cerbe Kalesi'ne bir garnizon tahsis ettikten sonra Trablus'u ziyarete gitti. Üç gün Trablus'ta kalan Piyale Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, Turgut Reis'in katılmasıyla 10 Ağustos'ta İstanbul'a doğru yola çıktı. 27 Eylül günü İstanbul'a giren donanmayı büyük bir halk topluluğu, elçiler vezirler ve Kanuni karşıladı. Kanuni Sultan Süleyman bu tören sırasında sevincini belli etmeyerek:
   "İşte insan bütün bunları görüp de gururuna kapılmamak, her şeyin Cenâb-ı Hakk'ın inayetiyle olduğunu düşünüp Allahuteala'ya şükretmelidir." dediğini, İspanya büyük elçisi Baron ve Busbecq hatıratında yazmaktadır.

   Cerbe Deniz Savaşı ve Cerbe Kalesi'nin zaptı, Türklerle İspanyollar arasında Akdeniz hakimiyeti için olan en kanlı muharebelerden biridir. İki taraf da bütün imkanlarını kullanarak üstün bir kahramanlık göstermiştir. Cerbe Deniz Savaşı, Türklerin tarihleri boyunca Preveze'den sonra kazandıkları en büyük deniz zaferidir. Cerbe'de bulunmak, vaktiyle Preveze'de bulunmak gibi, Türk leventleri arasında büyük bir şeref sayıldı. Şu veya bu levent, Preveze'de veya Cerbe'de bulunmuştur, diye övüldü.

Kaynak:Muhteşem Türk Zaferleri/Akçağ Yayınları

Yorum Gönder