Avrupa Hun Devleti |
Böylece Hunların harekete geçtiği bu kavimlerin birbirlerini yerlerinden atarak batıya doğru yaptıkları akınlar, büyük bir kavimler hareketını başlatmış oluyordu. Avrupa’nın bugünkü etnik yapısının oluşmasında büyük oranda etkisi olan Hunların neden olduğu bu kavimlerin hareketine Kavimler Göçü adı verilmektedir (375). Büyük Hun Devleti’nin yıkılmasından sonra Çin, Asya’da tek güçlü devlet olarak kaldı. Çin egemenliği altında yaşayan Hun boyları, 4. yüzyılda Çin’de çıkan karışıklıklardan yararlandılar. Bunun sonucu olarak yeni Hun devletleri kurdular. Bunların en önemlileri, Kuzey Liang ve Tabgaç (To-pa) devletleridir.
Hunlar, 378 yılında ilk kez Tuna nehrini geçtiler ve Roma İmparatorluğu'ndan bir direniş görmeden Trakya'ya kadar ilerlediler. Hunların Macaristan içlerine kadar uzanan akınları karşısında tutunamayan barbar kavimler, Roma İmparatorluğu sınırlarını zorlamaya başladılar.Roma imparatoru I. Theodosius'un 395 yılında ölmesi üzerine, Hunlar, yeniden harekete geçtiler. Bu tarihlerde Hunların ağırlık merkezi, Hazar denizi ile Volga dolaylarıydı. İki cepheden hareket eden Hunların bir kısmı Balkanlardan Trakya'ya inerken, diğer bir kısmı da Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya girdiler. Anadolu'ya giren Hunlar, Çukurova ve Suriye'de bir süre kaldıktan sonra tekrar Karadeniz'in kuzeyindeki topraklara döndüler (395-396).
Balamir'den sonra başa geçen Uldız zamanında Hunlar, Karpat dağlarını aştılar ve Macaristan'a girdiler.
Macaristan’da devleti kurdu.
Hun Devleti'nin dış siyaseti, Uldız zamanında belirlendi.
Avrupa Hun Devleti’nin Dış Siyaseti : Buna göre, Doğu Roma (Bizans) sürekli baskı altında tutulacak, barbar kavimlere karşı Batı Roma ile iyi ilişkiler içinde bulunulacaktı. Bunun nedeni, Roma'nın düşmanı barbar kavimler aynı zamanda Hunların da düşmanı oldukları için, Batı Roma ile iyi ilişkiler içinde olmak gerekliydi.
Uldız'ın Tuna boylarına kadar ilerlemesi, Kavimler Göçü'nün ikinci büyük dalgasını başlattı. Bunun sonucu olarak, barbar kavimler Roma topraklarına girmeye başladılar. Batı Roma, sınırlarını aşan barbar kavimleri durdurmada güçlük çekiyordu. Batı Roma'nın yardım isteği üzerine Uldız, Radagais idaresindeki barbar kavimleri, bu günkü Floransa'nın güneyinde yenilgiye uğrattı (406).
Bizans’ı baskı altında tutmak için Trakya üzerine yürüdü. 409 yılında Tuna'yı geçen Uldız, bu hareketiyle Bizans'a Hun gücünü bir kez daha hissettirdi. Kendisiyle barış görüşmeleri için gönderilen Bizans elçisine, "Güneşin battığı yere kadar her yeri zapt edebilirim" diyerek, meydan okudu. Bizans anlaşma yaparak Hunların üstünlüğünü kabul etti.
V. yüzyılın başlarında Hunlar, doğuda ve batıda kazandıkları başarılar sonucu, merkezî birliğe sahip güçlü bir devlet olarak ortaya çıktılar. Sınırları Orta Avrupa’dan Hazar’ın doğusuna kadar uzanıyordu.
Karaton'dan sonra 422 yılında, Hun hükümdar ailesine mensup dört kardeşten (Rua, Muncuk, Aybars, Oktar) Rua, devletin başına geçti. Attila’nın babası olan Muncuk, erken ölmüştü.
Devletin doğu kanadını Aybars, batı kanadını ise Oktar yönetiyordu.
Rua, dış politikada Uldız'ın siyasetini izledi.
BALKAN ( BİZANS) SEFERİ ( 422) :Rua, Bizans'ın, Hun ordusunu isyana kışkırtmak ve bağlı kavimleri Hunlardan ayırmak amacıyla Hun topraklarına gönderdiği casusları ileri sürerek, Balkan seferine çıktı (422). Hiçbir direnme göstermeyen Bizans, ağır bir yıllık vergi ödemek zorunda bırakıldı.
Bu sırada Batı Roma İmparatorluğu iç karışıklıklar içinde bulunuyordu. Bu durumdan yararlanmak isteyen Bizans İmparatoru II. Theodosius (408-450), İtalya üzerine ordu ve donanma gönderdi. Bu durum, Batı Roma’yı, Hun hükümdarı Rua'dan yardım istemek zorunda bıraktı. Rua, 60 bin kişilik bir kuvvetle İtalya üzerine yönelince II. Theodosius (II. Teodosyos), savaşa cesaret edemeyip, kuvvetlerini geri çekmek zorunda kaldı.
Bizans, Hunların tüm baskısına rağmen yine de Hun idaresinde yaşayan kavimleri kışkırtmaktan geri kalmıyordu. Bunun üzerine Rua, Bizanslı tüccarların Hun ülkesinde ticaret yapmaları ve ücretli asker toplamalarını yasakladı.
Rua, Bizans'a sığınan Hun kaçaklarının geri verilmesi ile uğraştığı sırada, 434 yılında öldü.
Rua'dan sonra Hunların başına Attila ve Bleda, birlikte geçtiler (434).
Attila, babası Muncuk'un ölümünden sonra amcası Rua'nın yanında yetişmiş, birlikte savaşlara katılmış, devlet yönetimini ve Hun siyasetini öğrenerek tecrübe kazanmıştı.
Büyük kardeşi Bleda ile birlikte tahtı paylaşmakla beraber, tüm yetkiler Attila'da olmuştur. Bleda'nın 445 yılında ölmesi üzerine Attila tek başına hükümdar oldu.
Attila'nın amacı, büyük bir devlet kurmak, Doğu ve Batı Roma imparatorluklarını egemenlik altına almaktı.
Avrupa Hun Devleti’nin en parlak zamanıdır.
Margos Barışı (434) :
Attila, Hun-Bizans ilişkilerini yeniden düzenlemek istiyordu. 434 yılında Hun sınırına gelen bir Bizans elçilik heyeti, bu konuda Attila'ya beklediği fırsatı verdi. Bizans elçilerini, Tuna ve Morova nehirlerinin birleştiği yerdeki Margos kalesi önünde karşılayan Attila isteklerini, barış koşulları olarak yazdırdı.
Maddeleri:
a) Bizans, Hunlara bağlı kavimlerle görüşmeler ve anlaşmalar yapmayacak,
b) Bizans , kendine sığınan Hunları geri verecekti.
c) İki ülke arasındaki ticaret, ancak sınır kasabalarında yapılacaktı.
d) Bizans, ödemekte olduğu vergiyi iki katına çıkaracaktı.
Attila, bu anlaşmadan sonra ülkenin doğu bölgesini denetimi altına aldı. Volga boylarındaki Ak-Oğurların ayaklanma girişimlerini bastırdı (435). Bu sırada iç karışıklıklar içinde bulunan Batı Roma, Hunlardan yardım istemek zorunda kaldı. Bu yardım sırasında Oktar komutasındaki bir Hun ordusu, Burgondlara karşı büyük bir zafer kazandı (436).
NOT: Hun-Burgond mücadelesi, Almanların ünlü Nibelungen destanlarının kaynağı oldu.
ATİLLA'NIN SEFERLERİ
1- I. Balkan Seferi (441-442)
Sebebi : Bizans'ın, Margos Antlaşması'nın koşullarını yerine getirmemesi üzerine, Attila, Bizans üzerine sefere çıktı.
Olay: Doğu Trakya'ya kadar ilerleyen Attila, Batı Roma'nın araya girmesi üzerine, Bizans ile yeni bir antlaşma yaptı (442).
Antlaşma Maddeleri: Bizans, ödemekte olduğu vergiyi artıracaktı. Bu sefer sonunda, Tuna boyundaki kaleler Hunlara geçti.
Önemi: Böylece, Balkanlar'ın yolu Hun ordularına açılmış oldu .
2- II: Balkan Seferi (447)
Sebebi : Bizans'ın antlaşma koşullarına uymaması ve yıllık vergisini ödemek istememesi üzerine, Attila yeniden sefere çıktı (447).
Savaş: İkiye ayrılan Hun ordusunun bir kolu, Yunanistan'a girip Teselya'ya kadar ilerledi. Atilla'nın yönetimindeki diğer kol ise, Sofya, Filibe ve Lüleburgaz şehirlerini ele geçirip, Büyük Çekmece önlerine kadar geldi.
Sonucu: Bizans İmparatoru II. Theodosius'un elçisi Anatolyos, Attila tarafından kabul edildi ve anlaşmaya varıldı.
Anatolyos Barışı :
a) Bizans'ın ödediği yıllık vergi üç katına çıkarılacak,
b) Bizans, savaş tazminatı ödeyecek,
c) Tuna'nın güneyinde beş günlük mesafedeki yerler askerden arındırılacaktı.
Bizans için yerine getirilmesi en zor koşul, yıllık verginin ödenmesiydi. Bizans imparatoru II. Theodosius, kurtulmak için, Attila'yı, bir suikast sonucu öldürmeyi plânladı. Bu durumu önceden haber alan Attila, Hun başkentine gelen elçilik heyetindeki suikastçıya, suçunu itiraf ettirdi. Attila, bu olay üzerine, imparatora ağır bir mektup gönderdi (448).
Attila, güç kullanarak Bizans'ı cezalandırma yoluna gitmedi. Bunun sebebi, Attila'nın, Bizans'ı yeter derecede yıpratmış olduğuna ve onlardan ülkesine bir zarar gelmeyeceğine inanmasıydı.
Bu sırada Hun siyasetinde de bir değişiklik görülmekteydi. Bizans'ı tamamen kendine bağlı kabul eden Attila, artık Batı Roma'ya yönelme zamanının geldiğine inanıyordu.
3- Batı Roma (Galya) Seferi (451)
Sebebi: Bizans üzerinde kesin hâkimiyet kurduğuna inanan Attila, bu sefer Batı Roma'ya yöneldi. Attila, Batı Roma üzerine yapacağı sefere, bir bahane yaratmak için harekete geçti. Kendisine daha önce bir nişan yüzüğü gönderen İmparator III. Valantien'in kız kardeşi Honorya'nın (Honoria) teklifini kabul ettiğini bildirdi. Çeyiz olarak da, imparatorluğun yansını istedi. Attila, isteklerinin kabul edilmemesi üzerine, bunu savaş nedeni sayıp harekete geçti.
Savaş: 451 yılı başlarında Orta Macaristan'dan batıya doğru harekete geçen Hun kuvvetlerinin yarısı Türk; diğer yarısı, bağlı kavimlerden meydana geliyordu. Hun ordusu, Paris yakınlarında Orleans'a vardığında, Aetyus (Aetius) komutasındaki Batı Roma ordusu savaş düzenini almış durumdaydı. İki ordu, Katalon ovasında karşılaştı.
Sonuçları:
1) Bir gün süren savaşı kimin kazandığı belli değildir. Ancak, Romalı General Aetyus'un bu savaştan sonra gözden düşmüş olması ve bir yıl sonra Roma üzerine yürüyen Attila'nın karşısına kuvvet çıkaramamaları, Romalıların bu savaşta çok büyük kayıplar verdiklerini göstermektedir.
2) Atilla'nın, bu savaşın sonucunda amacına ulaştığı görülmektedir. Attila' hin amacı, Batı Roma İmparatorluğu'nun asker deposu durumunda olan Galya'yı saf dışı etmekti. Bu nedenle, önce Galya (Fransa) üzerine yürüyen Attila, Roma'nın müttefiklerinin savaş gücünü kırarak Roma’yı desteksiz bıraktı.
4- İtalya Seferi (452)
Attila, 452 yılında, 100 bin kişilik ordusuyla Alpleri aşarak İtalya'ya girdi. Roma İmparatorluğu'nun o zamanki başkenti Rovenna yakınlarına kadar geldi. Roma, Attila'nın karşısına çıkaracak bir kuvvet bulamadı. Roma büyük bir korku içine düştü. Senato, ne olursa olsun barış yapmak kararındaydı. Bu amaçla, barış görüşmeleri için Papa I. Leon'un başkanlığında bir heyet, Attila'nın yanına gönderildi.
Papa I. Leon, Attila'dan, tüm Hristiyanlik dünyası adına Roma’yı bağışlamasını istedi. Attila, Papa'nın ricasını kabul ederek geri döndü. Attila, geri dönüşünde, Bizans'ın olduğu gibi, Batı Roma'nın da kendisine bağlandığı düşüncesindeydi.
NOT: Roma’nın Hıristiyan dünyası için kutsal bir merkez olması ve Roma’yı 419 yılındsa yağmalatan Got kralının aniden ölmesini uğursuzluk sayması Atilla’nın bu kararında etkili olmuştur.
Bizans ve Batı Roma İmparatorluğu'ndan sonra sıra, İran'da hüküm süren Sâsânî İmparatorluğu'na gelmişti. Bu devletin de egemenlik altına alınmasıyla Hunlar, dünya egemenliğini gerçekleştirebileceklerdi. Ancak, Attila, İtalya seferi dönüşünde ölünce, bu sefer gerçekleştirilemedi (453).
AVRUPA HUN DEVLETİ'NİN YIKILIŞI
Atilla'nın ölümünden sonra yerine geçen oğulları İlek, Dengizik ve İrnek, babalarının yerini tutamadılar.
Taht için yapılan kavgalar, Hunları zayıf düşürdü.
Bunun sonucu olarak, bağlı kavimler isyan ettiler.
İlk olarak tahta çıkan İlek, ayaklanan Germen kavimleriyle savaşırken öldü (454).
Dengizik, cesur biri olmakla beraber, ülkenin siyasî bütünlüğünü sağlayabilecek yeteneklerden yoksundu. Birliği yeniden sağlamak ve devlete eski gücünü kazandırmak için Bizans'la giriştiği savaşta öldü (469).
İrnek, büyük kardeşlerinin ölümünden sonra, Orta Avrupa'da tutunmanın zor olacağını anlayarak, Hunların büyük bir kısmı ile, Karadeniz'in kuzeyindeki geniş düzlüklere çekildi. Hunların bir kısmı buradan Orta Asya'ya dönerken, bir kısmı da Avrupa'ya doğru ilerleyen Avarlara katıldılar. Avarlara katılanlar, daha sonra Macarların ve Bulgarların ortaya çıkışında önemli rol oynadılar.
Hunlar, 378 yılında ilk kez Tuna nehrini geçtiler ve Roma İmparatorluğu'ndan bir direniş görmeden Trakya'ya kadar ilerlediler. Hunların Macaristan içlerine kadar uzanan akınları karşısında tutunamayan barbar kavimler, Roma İmparatorluğu sınırlarını zorlamaya başladılar.Roma imparatoru I. Theodosius'un 395 yılında ölmesi üzerine, Hunlar, yeniden harekete geçtiler. Bu tarihlerde Hunların ağırlık merkezi, Hazar denizi ile Volga dolaylarıydı. İki cepheden hareket eden Hunların bir kısmı Balkanlardan Trakya'ya inerken, diğer bir kısmı da Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya girdiler. Anadolu'ya giren Hunlar, Çukurova ve Suriye'de bir süre kaldıktan sonra tekrar Karadeniz'in kuzeyindeki topraklara döndüler (395-396).
Balamir'den sonra başa geçen Uldız zamanında Hunlar, Karpat dağlarını aştılar ve Macaristan'a girdiler.
Macaristan’da devleti kurdu.
Hun Devleti'nin dış siyaseti, Uldız zamanında belirlendi.
Avrupa Hun Devleti’nin Dış Siyaseti : Buna göre, Doğu Roma (Bizans) sürekli baskı altında tutulacak, barbar kavimlere karşı Batı Roma ile iyi ilişkiler içinde bulunulacaktı. Bunun nedeni, Roma'nın düşmanı barbar kavimler aynı zamanda Hunların da düşmanı oldukları için, Batı Roma ile iyi ilişkiler içinde olmak gerekliydi.
Uldız'ın Tuna boylarına kadar ilerlemesi, Kavimler Göçü'nün ikinci büyük dalgasını başlattı. Bunun sonucu olarak, barbar kavimler Roma topraklarına girmeye başladılar. Batı Roma, sınırlarını aşan barbar kavimleri durdurmada güçlük çekiyordu. Batı Roma'nın yardım isteği üzerine Uldız, Radagais idaresindeki barbar kavimleri, bu günkü Floransa'nın güneyinde yenilgiye uğrattı (406).
Bizans’ı baskı altında tutmak için Trakya üzerine yürüdü. 409 yılında Tuna'yı geçen Uldız, bu hareketiyle Bizans'a Hun gücünü bir kez daha hissettirdi. Kendisiyle barış görüşmeleri için gönderilen Bizans elçisine, "Güneşin battığı yere kadar her yeri zapt edebilirim" diyerek, meydan okudu. Bizans anlaşma yaparak Hunların üstünlüğünü kabul etti.
V. yüzyılın başlarında Hunlar, doğuda ve batıda kazandıkları başarılar sonucu, merkezî birliğe sahip güçlü bir devlet olarak ortaya çıktılar. Sınırları Orta Avrupa’dan Hazar’ın doğusuna kadar uzanıyordu.
Karaton'dan sonra 422 yılında, Hun hükümdar ailesine mensup dört kardeşten (Rua, Muncuk, Aybars, Oktar) Rua, devletin başına geçti. Attila’nın babası olan Muncuk, erken ölmüştü.
Devletin doğu kanadını Aybars, batı kanadını ise Oktar yönetiyordu.
Rua, dış politikada Uldız'ın siyasetini izledi.
BALKAN ( BİZANS) SEFERİ ( 422) :Rua, Bizans'ın, Hun ordusunu isyana kışkırtmak ve bağlı kavimleri Hunlardan ayırmak amacıyla Hun topraklarına gönderdiği casusları ileri sürerek, Balkan seferine çıktı (422). Hiçbir direnme göstermeyen Bizans, ağır bir yıllık vergi ödemek zorunda bırakıldı.
Bu sırada Batı Roma İmparatorluğu iç karışıklıklar içinde bulunuyordu. Bu durumdan yararlanmak isteyen Bizans İmparatoru II. Theodosius (408-450), İtalya üzerine ordu ve donanma gönderdi. Bu durum, Batı Roma’yı, Hun hükümdarı Rua'dan yardım istemek zorunda bıraktı. Rua, 60 bin kişilik bir kuvvetle İtalya üzerine yönelince II. Theodosius (II. Teodosyos), savaşa cesaret edemeyip, kuvvetlerini geri çekmek zorunda kaldı.
Bizans, Hunların tüm baskısına rağmen yine de Hun idaresinde yaşayan kavimleri kışkırtmaktan geri kalmıyordu. Bunun üzerine Rua, Bizanslı tüccarların Hun ülkesinde ticaret yapmaları ve ücretli asker toplamalarını yasakladı.
Rua, Bizans'a sığınan Hun kaçaklarının geri verilmesi ile uğraştığı sırada, 434 yılında öldü.
Rua'dan sonra Hunların başına Attila ve Bleda, birlikte geçtiler (434).
Attila, babası Muncuk'un ölümünden sonra amcası Rua'nın yanında yetişmiş, birlikte savaşlara katılmış, devlet yönetimini ve Hun siyasetini öğrenerek tecrübe kazanmıştı.
Büyük kardeşi Bleda ile birlikte tahtı paylaşmakla beraber, tüm yetkiler Attila'da olmuştur. Bleda'nın 445 yılında ölmesi üzerine Attila tek başına hükümdar oldu.
Attila'nın amacı, büyük bir devlet kurmak, Doğu ve Batı Roma imparatorluklarını egemenlik altına almaktı.
Avrupa Hun Devleti’nin en parlak zamanıdır.
Margos Barışı (434) :
Attila, Hun-Bizans ilişkilerini yeniden düzenlemek istiyordu. 434 yılında Hun sınırına gelen bir Bizans elçilik heyeti, bu konuda Attila'ya beklediği fırsatı verdi. Bizans elçilerini, Tuna ve Morova nehirlerinin birleştiği yerdeki Margos kalesi önünde karşılayan Attila isteklerini, barış koşulları olarak yazdırdı.
Maddeleri:
a) Bizans, Hunlara bağlı kavimlerle görüşmeler ve anlaşmalar yapmayacak,
b) Bizans , kendine sığınan Hunları geri verecekti.
c) İki ülke arasındaki ticaret, ancak sınır kasabalarında yapılacaktı.
d) Bizans, ödemekte olduğu vergiyi iki katına çıkaracaktı.
Attila, bu anlaşmadan sonra ülkenin doğu bölgesini denetimi altına aldı. Volga boylarındaki Ak-Oğurların ayaklanma girişimlerini bastırdı (435). Bu sırada iç karışıklıklar içinde bulunan Batı Roma, Hunlardan yardım istemek zorunda kaldı. Bu yardım sırasında Oktar komutasındaki bir Hun ordusu, Burgondlara karşı büyük bir zafer kazandı (436).
NOT: Hun-Burgond mücadelesi, Almanların ünlü Nibelungen destanlarının kaynağı oldu.
ATİLLA'NIN SEFERLERİ
1- I. Balkan Seferi (441-442)
Sebebi : Bizans'ın, Margos Antlaşması'nın koşullarını yerine getirmemesi üzerine, Attila, Bizans üzerine sefere çıktı.
Olay: Doğu Trakya'ya kadar ilerleyen Attila, Batı Roma'nın araya girmesi üzerine, Bizans ile yeni bir antlaşma yaptı (442).
Antlaşma Maddeleri: Bizans, ödemekte olduğu vergiyi artıracaktı. Bu sefer sonunda, Tuna boyundaki kaleler Hunlara geçti.
Önemi: Böylece, Balkanlar'ın yolu Hun ordularına açılmış oldu .
2- II: Balkan Seferi (447)
Sebebi : Bizans'ın antlaşma koşullarına uymaması ve yıllık vergisini ödemek istememesi üzerine, Attila yeniden sefere çıktı (447).
Savaş: İkiye ayrılan Hun ordusunun bir kolu, Yunanistan'a girip Teselya'ya kadar ilerledi. Atilla'nın yönetimindeki diğer kol ise, Sofya, Filibe ve Lüleburgaz şehirlerini ele geçirip, Büyük Çekmece önlerine kadar geldi.
Sonucu: Bizans İmparatoru II. Theodosius'un elçisi Anatolyos, Attila tarafından kabul edildi ve anlaşmaya varıldı.
Anatolyos Barışı :
a) Bizans'ın ödediği yıllık vergi üç katına çıkarılacak,
b) Bizans, savaş tazminatı ödeyecek,
c) Tuna'nın güneyinde beş günlük mesafedeki yerler askerden arındırılacaktı.
Bizans için yerine getirilmesi en zor koşul, yıllık verginin ödenmesiydi. Bizans imparatoru II. Theodosius, kurtulmak için, Attila'yı, bir suikast sonucu öldürmeyi plânladı. Bu durumu önceden haber alan Attila, Hun başkentine gelen elçilik heyetindeki suikastçıya, suçunu itiraf ettirdi. Attila, bu olay üzerine, imparatora ağır bir mektup gönderdi (448).
Attila, güç kullanarak Bizans'ı cezalandırma yoluna gitmedi. Bunun sebebi, Attila'nın, Bizans'ı yeter derecede yıpratmış olduğuna ve onlardan ülkesine bir zarar gelmeyeceğine inanmasıydı.
Bu sırada Hun siyasetinde de bir değişiklik görülmekteydi. Bizans'ı tamamen kendine bağlı kabul eden Attila, artık Batı Roma'ya yönelme zamanının geldiğine inanıyordu.
3- Batı Roma (Galya) Seferi (451)
Sebebi: Bizans üzerinde kesin hâkimiyet kurduğuna inanan Attila, bu sefer Batı Roma'ya yöneldi. Attila, Batı Roma üzerine yapacağı sefere, bir bahane yaratmak için harekete geçti. Kendisine daha önce bir nişan yüzüğü gönderen İmparator III. Valantien'in kız kardeşi Honorya'nın (Honoria) teklifini kabul ettiğini bildirdi. Çeyiz olarak da, imparatorluğun yansını istedi. Attila, isteklerinin kabul edilmemesi üzerine, bunu savaş nedeni sayıp harekete geçti.
Savaş: 451 yılı başlarında Orta Macaristan'dan batıya doğru harekete geçen Hun kuvvetlerinin yarısı Türk; diğer yarısı, bağlı kavimlerden meydana geliyordu. Hun ordusu, Paris yakınlarında Orleans'a vardığında, Aetyus (Aetius) komutasındaki Batı Roma ordusu savaş düzenini almış durumdaydı. İki ordu, Katalon ovasında karşılaştı.
Sonuçları:
1) Bir gün süren savaşı kimin kazandığı belli değildir. Ancak, Romalı General Aetyus'un bu savaştan sonra gözden düşmüş olması ve bir yıl sonra Roma üzerine yürüyen Attila'nın karşısına kuvvet çıkaramamaları, Romalıların bu savaşta çok büyük kayıplar verdiklerini göstermektedir.
2) Atilla'nın, bu savaşın sonucunda amacına ulaştığı görülmektedir. Attila' hin amacı, Batı Roma İmparatorluğu'nun asker deposu durumunda olan Galya'yı saf dışı etmekti. Bu nedenle, önce Galya (Fransa) üzerine yürüyen Attila, Roma'nın müttefiklerinin savaş gücünü kırarak Roma’yı desteksiz bıraktı.
4- İtalya Seferi (452)
Attila, 452 yılında, 100 bin kişilik ordusuyla Alpleri aşarak İtalya'ya girdi. Roma İmparatorluğu'nun o zamanki başkenti Rovenna yakınlarına kadar geldi. Roma, Attila'nın karşısına çıkaracak bir kuvvet bulamadı. Roma büyük bir korku içine düştü. Senato, ne olursa olsun barış yapmak kararındaydı. Bu amaçla, barış görüşmeleri için Papa I. Leon'un başkanlığında bir heyet, Attila'nın yanına gönderildi.
Papa I. Leon, Attila'dan, tüm Hristiyanlik dünyası adına Roma’yı bağışlamasını istedi. Attila, Papa'nın ricasını kabul ederek geri döndü. Attila, geri dönüşünde, Bizans'ın olduğu gibi, Batı Roma'nın da kendisine bağlandığı düşüncesindeydi.
NOT: Roma’nın Hıristiyan dünyası için kutsal bir merkez olması ve Roma’yı 419 yılındsa yağmalatan Got kralının aniden ölmesini uğursuzluk sayması Atilla’nın bu kararında etkili olmuştur.
Bizans ve Batı Roma İmparatorluğu'ndan sonra sıra, İran'da hüküm süren Sâsânî İmparatorluğu'na gelmişti. Bu devletin de egemenlik altına alınmasıyla Hunlar, dünya egemenliğini gerçekleştirebileceklerdi. Ancak, Attila, İtalya seferi dönüşünde ölünce, bu sefer gerçekleştirilemedi (453).
AVRUPA HUN DEVLETİ'NİN YIKILIŞI
Atilla'nın ölümünden sonra yerine geçen oğulları İlek, Dengizik ve İrnek, babalarının yerini tutamadılar.
Taht için yapılan kavgalar, Hunları zayıf düşürdü.
Bunun sonucu olarak, bağlı kavimler isyan ettiler.
İlk olarak tahta çıkan İlek, ayaklanan Germen kavimleriyle savaşırken öldü (454).
Dengizik, cesur biri olmakla beraber, ülkenin siyasî bütünlüğünü sağlayabilecek yeteneklerden yoksundu. Birliği yeniden sağlamak ve devlete eski gücünü kazandırmak için Bizans'la giriştiği savaşta öldü (469).
İrnek, büyük kardeşlerinin ölümünden sonra, Orta Avrupa'da tutunmanın zor olacağını anlayarak, Hunların büyük bir kısmı ile, Karadeniz'in kuzeyindeki geniş düzlüklere çekildi. Hunların bir kısmı buradan Orta Asya'ya dönerken, bir kısmı da Avrupa'ya doğru ilerleyen Avarlara katıldılar. Avarlara katılanlar, daha sonra Macarların ve Bulgarların ortaya çıkışında önemli rol oynadılar.
Yorum Gönder