Fatih Sultan Mehmet |
1473 yılında Avrupa semalarına bakanlar,Jüpiter ve Satürn 'yıldızları'nın birleştiğini gördüler hayretle.Göklerin bu mesajının sırrını çözebilmek için İbrani bilgilerinin kapısını çaldıklarında aldıkları cevap,"ölüm" oldu.Dehşet içinde kalan İtalyan hümanistleri,İbranî bilgesinin kapısından öyle bir hışımla çıkmışlardı ki,bilgenin "ve diriliş" dediğini duymamışlardı bile.Ama kimin için ölüm kimin için dirilişti? Burası tam olarak belli değildi.
Bu tarihten tam 7 yıl sonra Fatih'in Arnavutluk'taki Avlonya limanından Gedik Ahmed Paşa komutasında sefere çıkardığı 100 parçalık bir donanma,İtalyan çizmesinin topuğuna tırmanıyor,Otranto'yu bir "köprübaşı" olarak Osmanlı vatanına katıyor ve Apulya kalesine tam 1.5 yıl yetecek kadar silah depoluyordu.
Bu sırada 'Ebedî Şehir' (Eternal City) olma iddiasındaki Roma,yüzyıllardır şahit olmadığı bir sessizliğe bürünmüştü.Papa'nın emin bir yere kaçmak için gemileri limanda hazır beklettiği haberi bir rüzgâr gibi esiyordu Roma sokaklarında.
Rivayetler arasında Türklerin elinin ulaşamayacağı bir yer aradığı da vardı.
Fatih'in nihai amacı, bir yandan Bosna ve Hırvatistan üzerinden karadan, öbür yandan da Otranto üzerinden denizden Roma'ya sıkıştırdığı Venedik güçlerini kesin sonuç alacağı bir meydan savaşında imha etmek ve Roma'yı ele geçirmekti.
Papa'nın Hristiyan olmasını teklif ettiği bu genç Sultan,mektuba seferleriyle cevap veriyor ve "Hristiyanlığın efendisi" olmaya geliyordu.Ama bir farkla.Henüz genç bir hümanist iken İstanbul'un "barbarlar(!)"ın eline düşmesinin "Homer'in ikinci ölümü" olacağını yazan Papa'ya inat,Fatih Sultan Mehmet ,bu sırada elinde Homeros'un İlyada destanını tutuyordu.
Tabiatıyla Doğu'da bu iki yıldızın, Satürn ve Jüpiter'in birleşmesinin biraz farklı yorumlandığını bilmiyordu Roma'daki ruhaniler.Özellikle Çin mitolojisinde bu iki gezegenin gökte buluşması, Doğu ile Merkez'in birleşmesine yoruluyor, Doğu'nun dünyanın merkezi olacağına hamlediliyordu.Bir başka deyişle, İstanbul'un Fethi'nin anlamı göğe yazılıyordu.Velhasıl İstanbul, yüzyıllardır çarpık duran dünya eksenini yerine oturtmakla görevliydi.Yeni misyonu buydu. Doğu'yu merkeze alan ve her ikisini de kucaklayıp üstüne çıkaracak bir hamle olacaktı bu.Yüzyıllar öncesinden müjdelenen fethin anlamının,dört duvarın içine sıkışıp kalmış bir şehre güç kullanarak (kahren) girmek ibaret olamayacağını bilenlerden birisi,kuşkusuz ki Papa'nın mektubuna gülüp geçen genç hükümdarın ta kendisiydi.
Biliyoruz ki, Fatih bu tekliflere daha İstanbul'un fethinden bir yıl sonrasından başlayarak sürekli muhatap olmuştu.Özellikle Francesko Filelfo'nun Milano'dan gönderdiği 15 Mart 1454 tarihli mektubu ve medhiyesindeki mısraları aynı hoşgörüyle okumuş olmalıdır ki, onun ricasını kırmayarak esir düşen kaynanasını ve iki baldızını serbest bıraktırmıştı. Filelfo mektubuna iliştirdiği medhiyesinde şunları yazıyordu Fatih'e:
Ey Emîr, fiilen şöhretini artırmak
Senin elindedir.
Ey Mehmet,Tanrı ve peder olan Hazret-i İsa
Büyük Tanrı'nın oğlu,senin gibi büyük
Bir padişaha dininin gözünü ihsan eylesin
Zira o zaman bütün dünyanın Padişahı olacaksın.
Kaynak:Ufukların Sultanı-Fatih Sultan Mehmed-
Mustafa Armağan/Timaş Yayınları
Yorum Gönder